Şimdi İletişime Geçiniz!

450 TL ve üzeri siparişlerinizde ÜCRETSİZ TESLİMAT

0342 502 50 00

Sürdürülebilir Beslenme Nedir?

Sürdürülebilir beslenme; yeni yeni öne çıkan bir kavram olmasına rağmen, dünyada nüfus oranlarında meydana gelen artış ve iklim değişikliği sebebiyle sıkça konuşulmaya başlanmış bir konudur. 
Sürdürülebilir beslenmenin Dünya Sağlık Örgütü ( WHO) tarafında yapılmış tanımı şu şekildedir;  “Sürdürülebilir diyetler çevresel etkisi düşük olan, besin ve beslenme güvencesini ve günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşamı destekleyen diyetlerdir” 
Sürdürülebilir beslenme dendiğinde olması gerekenler; 

  • Biyoçeşitlilik ve ekosistemi koruması
  • Kültürlerin beslenme alışkanlıklarına uygun olması
  • Erişilebilir olması
  • Ekonomik ve karşılanabilir olması
  • Kişinin fiziksel ihtiyaçlarını karşılaması
  • Beslenme açısından yeterli ve sağlıklı kaynaklar sunması
  • İsrafı ve aşırı tüketimi önlemesi 

Sürdürülebilir beslenmenin amaçları aşağıda listelenmiştir.

  • Büyüme ve gelişme sağlamak
  • Fiziksel, mental ve sosyal açıdan iyiliğini sağlamak
  • Her yönden yetersiz/sağlıksız beslenmeyi önlemek (obezite, vitamin mineral eksiklikleri, düşük kiloya bağlı hastalıklar vb.)
  • Beslenmeye bağlı hastalıkların azalmasını sağlamak 
  • Dünyanın ve biyoçeşitliliğin korunmasını sağlamak 

Özetle sürdürülebilir beslenmenin amacı; kendi neslimiz ve gelecek nesiller için sağlıklı, dengeli beslenmek, besin kaynaklarını ve doğayı korumaktır.  

Sürdürülebilir Beslenmenin Tanımı

Sürdürülebilir beslenme, bireylerin hem kendi sağlıklarını hem de gezegenin sağlığını koruyacak şekilde beslenmelerini ifade eder. Bu beslenme tarzı, çevresel etkileri en aza indirirken sağlıklı, besleyici ve ekonomik açıdan erişilebilir gıdalar tüketmeyi hedefler. Sürdürülebilir beslenmenin temel ilkeleri arasında bitkisel temelli gıdaların ağırlıklı olarak tercih edilmesi, gıda israfının önlenmesi, yerel ve mevsimlik ürünlerin tüketimi, su ve enerji tüketiminin azaltılması gibi unsurlar bulunur. Aynı zamanda bu beslenme biçimi, gelecek nesillerin de sağlıklı gıdalara erişimini garanti altına almayı amaçlar.
Sürdürülebilir beslenme, yalnızca bireysel sağlık açısından değil, ekosistemlerin korunması ve iklim değişikliği ile mücadele açısından da önemlidir.

Sürdürülebilir Beslenmenin Temel İlkeleri

Sürdürülebilir beslenmenin ilkeleri aşağıda listelenmiştir.

  • Yeterli ve dengeli beslenin.
  • Hayvansal kaynaklı protein kaynakları yerine, beslenmenizde bitkisel kaynaklı proteinlere yer verin.
  • Gün içinde 4-5 porsiyon meyve ve sebze tüketmeye özen gösterin. Tercihlerinizi mevsim meyve ve sebzelerinden yana yapın.
  • İşlenmiş besinlerin ve yüksek oranda şeker, tuz, yağ içeren besinlerin tüketiminde porsiyon ve tüketim sıklığına dikkat edin. 
  • Akdeniz diyeti prensiplerine benzer beslenmeye özen gösterin. 
  • Kuru baklagiller, tam tahıllı besinler, fındık, ceviz gibi yağlı tohumların tüketimini arttırın. 
  • Balık tüketirken sezonunda yakalanmış, mevsim balıklarını tercih edin. 
  • Yerel üreticileri destekleyin. 
  • İdeal kilonuzu koruyun, ideal kilonuza ulaşmaya yönelik beslenme programları takip edin. İhtiyaç duyarsanız bu süreçte bir diyetisyenden beslenme danışmanlığı alın. 
  • Evinize kadar ulaşan bütün besinlerin nasıl, nereden geldiğini düşünün, sorgulayın. 
  • Satın aldığınız besinleri doğru koşullarda saklayın. Bozulma, çürümeleri engelleyin. 
  • Hiçbir besini israf etmeyin. Sap, yaprak, kabuk gibi kısımları değerlendirin. 
  • Kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin tüketimini azaltın. 
  • Plastik ambalaj ve poşet gibi çevreye zarar veren ürünlerin kullanımını azaltın.
  • Poşet yerine bez çanta, plastik yerine cam ve metal pipet, karton bardak yerine kendi mataranız gibi tekrar tekrar kullanabileceğiniz ürünler tercih edin. 
  • Geri dönüşümü destekleyin. 

Yerel ve Mevsimsel Besinlerin Önemi

Küresel ısınma ve karbon salınımları dünyayı ve besin kaynaklarını tehdit eden en büyük etkenlerdendir. İnsan kaynaklı karbon salınımı faaliyetleri arasında en büyük pay; fosil yakıtların kullanımıdır. Masamıza gelen her besin bir tarım, besleme, işleme, taşınma sürecinden geçer.
Gıda mili; her besinin üretiminden soframıza gelene kadar neden olduğu karbon salınımını ifade eder. Gıda mili yüksek olan besinleri tüketmemeye özen gösterin. Yaşanılan bölgede yetişen besinlerle ve kültürel alışkanlıklara uygun beslenmek sürdürülebilirdir. 
 Bu süreçte ürünler ne kadar uzaktan gelirse o kadar fazla yakıt kullanılır ve karbon salınım düzeyi artar. Yerel üreticileri desteklemek; maliyetleri düşürür. Ürüne daha taze iken ulaşmamızı sağlar ve karbon salınımını azaltır. 
Mevsiminde beslenmeye özen gösterin. Sebze ve meyveleri mevsimine uygun tüketin. 
Serada yetişen besinlerin üretiminde karbon salınımı daha yüksektir. İklim değişikliğinin nedenleri ve sonuçları hakkında bilgilenin, çocuklarınızı da bu konuda eğitmeye özen gösterin. Yaşam alışkanlıklarınızı bu doğrultuda değiştirmeye çalışın.  Çocuklarınızı yerel çiftçi pazarlarına götürün, örnek ekolojik uygulama alanlarınız gezdirin. Davranışlarınızla örnek olun. Doğa, hayvan ve insan sevgisini çevrenize aşılayın. 

Su ve Gıda İsrafını Azaltma Yöntemleri 

Su ve gıda israfını azaltma yöntemleri aşağıda listelenmiştir.

  • Bir ürünün üretim aşamasında harcanan su miktarına sanal su adı verilmektedir. 1 kg pirinç üretmek için 2300 lt, 1 fincan kahve üretmek için 135 litre, 1 kg dana eti için 22 ton suya gereksinim vardır. 
  • Besinleri israf etmeyin. Tüketilmeden atılan her besin aynı zamanda su israfı da demektir. 
  • Türkiye su kıtlığı sıralamasında 164 ülke arasında 32. Sırada yer alıyor. (World Reseources Institue, 2019)
  • Dünyadaki taze su kaynağının %25’i hiç tüketilmeyen besinler için kullanılıyor. 
  • Sebze ve meyveleri yıkadığınız suları dökmeyip, bu suları çiçek sulamak için kullanabilirsiniz.
  • Bozulabilecek besinleri doğal koruma yöntemleri olan reçel, turşu yapma gibi tekniklerle koruyup farklı şekilde tüketin. 
  • Alışverişe çıkarken mutlaka liste yapın ve ihtiyacınız olmayan besinleri almayın. 
  • Etiket okuma alışkanlığı geliştirin. 
  • Porsiyonlarınızı küçülterek yemek atıklarını önleyin. 
  • Satın aldığınız besinleri doğru yöntemlerle saklayın. Buzdolabı ve kuru gıda dolaplarınızı sağlıklı biçimde düzenleyin. 
  • “First in first out” kuralını uygulayın. İlk aldığınızı, ilk tüketin. Besinlerin bozulmasına izin vermeden tüketilmesi gereken süre içinde tüketmeye özen gösterin. Son tüketim tarihi yaklaşmış besinleri dolaplarınızda öne yerleştirip öncelikli tüketin. 
  • Sebze ve meyve atıklarını değerlendirin. Meyve kabuklarını reçel yapmak, tüketilmeyecek meyveleri dondurmak gibi. 

Her beş saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor ve her beş saniyede 300 ton gıda israf oluyor.

Doğal, Organik ve Ekolojik Tarım Ürünleri     

Ekolojik, organik tarım; üretiminde insan sağlığı için zararlı olan kimyasal gübre ve ilaçları kullanmadan, her aşaması kontrollü ve sertifikalı bir tarımsal üretim sistemidir. 
Üreticilerin, doğayı ve tarım alanlarını tahrip etmeden, insanlara olumsuz yan etkiler oluşturmadan, bitkisel ve hayvansal üretimde bulunmasına ekolojik tarım denmektedir. 
Doğal, organik ve ekolojik tarım ürünleri; geleneksel tarım yöntemlerinin aksine, kimyasal gübreler, sentetik pestisitler ve genetik mühendislik gibi uygulamaları kullanmadan yetiştirilen ürünlerdir.
Bu ürünler, ekosistemleri koruma, toprak sağlığını iyileştirme ve biyoçeşitliliği destekleme gibi hedeflere yönelik tarım uygulamalarıyla üretilir. Organik ve ekolojik ürünler genellikle daha doğal bir tat profili sunar ve çevresel etkileri minimize etmeyi amaçlar.

Gıda Üretiminde Karbon Ayak izi

Tükettiğimiz besinler; üretildikleri yerden soframıza gelene kadar uzun bir süreçten geçerler. Bu sürecin her basamağında doğal kaynaklar kullanılmaktadır ve bu besinin yolculuğu kaynakları sınırlı olan dünyamız için bir yük oluşturmaktadır.  
Gıda üretimi sırasında oluşan sera gazı miktarı toplam emisyonun %30 unu oluşturmaktadır. Bu da ulaşım, ısınma, aydınlanma gibi sera gazı salınımına sebep olan etkenlerin toplamından daha fazlası demektir. 
Gıda sistemimiz küresel ormansızlaşmanın %80’inden sorumludur ve temiz su kaynaklarının %70’ini kullanmaktadır. 
Tabii üretilip, hiç kullanılmadan israf edilen besinlerin de dünyamıza zararı yadsınamayacak kadar büyük. Sadece gıda atığının dünyamıza maliyeti 3,3 milyar ton sera gazıdır. 

Karbon Salınımı Yüksek Besinler 

Dana eti, çevreye en çok zarar veren gıdalardan biridir. Bir kilo dana eti üretmenin çevreye etkisi yaklaşık 27 kilogram karbondioksit salınımına eşdeğerdir. Bunun nedeni, sığırların metan gazı salması ve büyük arazilerin kullanılmasıdır. 
Bir litre sütün çevreye etkisi yaklaşık 1.2 kilogram karbondioksit salınımına eşdeğerdir. Süt üretiminde kullanılan enerji ve metan gazları bu yüksek etkiden sorumludur.
İşlenmiş gıdalar ve şekerli içecekler de çevreye yüksek karbon ayak izi bırakır. Şeker üretimi ve içeceklerin işlenmesi bu etkileri artırır.
Tropikal meyveler uzun mesafelerde taşındığı için yüksek karbon ayak izine sahiptir. Bir kilogram muzun çevreye etkisi yaklaşık 0.5-1 kilogram karbondioksit salınımına eşdeğerdir.

Karbon ayak izini azaltmak ve çevreye daha az zarar vermek için şu adımları atabilirsiniz:

  • Yerel ve Mevsimsel Ürünler: Yerel ve mevsiminde olan gıdaları tüketmek, taşıma mesafelerini kısaltarak çevreye olan etkileri azaltır.
  • Et Tüketimini Azaltma: Et tüketimini azaltmak, özellikle kırmızı etin çevreye verdiği zararı en aza indirir.
  • Sürdürülebilir Tarım Ürünleri: Organik ve çevre dostu ürünleri tercih etmek, çevre üzerindeki etkileri azaltabilir.

Özetle, ne yediğimizin çevre üzerindeki etkisini bilmek, daha bilinçli ve çevre dostu seçimler yapmamıza yardımcı olur. Her bir gıdanın çevresel etkisini anlamak, daha sürdürülebilir bir yaşam sürdürmek için önemli bir adımdır.
 

06 Eyl 11:04
Hipotenüs Hipotenüs® Yeni Nesil E-Ticaret Sistemleri ile Hazırlanmıştır.